NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
169 - (1154) وحدثنا
أبو كامل فضيل
بن حسين.
حدثنا
عبدالواحد بن
زياد. حدثنا
طلحة بن يحيى
بن عبيدالله.
حدثتني عائشة
بنت طلحة عن
عائشة أم
المؤمنين رضي
الله عنها. قالت:
قال
لي رسول الله
صلى الله عليه
وسلم، ذات يوم
"يا عائشة ! هل
عندكم شيء ؟ "
قالت فقلت: يا
رسول الله ! ما
عندنا شيء. قال
"فإني صائم"
قالت: فخرج
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. فأهديت
لنا هدية (أو
جاءنا زور).
قالت: فلما
رجع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم قلت: يا رسول
الله ! أهديت
لنا هدية (أو
جاءنا زور)
وقد خبأت لك
شيئا. قال"ما
هو ؟ " قلت: حيس.
قال "هاتيه"
فجئت به فأكل.
ثم قال " قد
كنت
أصبحت
صائما". قال
طلحة: فحدثت مجاهدا
بهذا الحديث
فقال : ذاك
بمنزلة الرجل
يخرج الصدقة
من ماله . فإن
شاء
أمضاها وإن
شاء أمسكها.
[ش
(أو جاءنا زور)
الزور الزوار
. ويقع الزور
على الواحد
والجماعة
القليلة
والكثيرة .
وقولها: جاءنا
زور وقد خبات
لك معناه
جاءنا زائرون
ومعهم هدية
فخبأت لك منها
. أو يكون
معناه : جاءنا
زور فأهدي لنا
بسببهم هدية ،فخبأت
لك منها . (حيس)
الحيس هو
التمر مع
السمن والأقط
. وقال الهروي :
ثريدة من
أخلاط .
والأول هو
المشهور].
{169}
Bize Ebu Kâmil, Fudayl
b. Hüseyin rivayet etti. (Dediki) Bize Abdülvâhid b. Ziyâd rivayet etti.
(Dediki) Bize Talhatü'bnü Yahya b. Ubeydillah rivayet etti. (Dediki: Bana Âişe
binti Talha, Ümmü'l-Müminin Âişe (Radiyallahu anha)'dan naklen rivayet eyledi:
Şöyle demiş:
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) bir gün bana :
— Ya Aişe, yanınızda
(Yiyecek) bir şey var mı? diye sordu. Ben :
— Ya Resûlallah, hiç bir şeyimiz yok, dedim.
Resûlullah
— Öyle işe ben
oruçluyum, dedi ve dışarı çıktı. Az sonra bize bir hediyye getirdiler -Yahut
ziyaretçiler geldiler- Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dönüp geldiği
vakit ben .
— Yâ Resûlullah, Bize
bir hediyye getirdiler. Yahut ziyaretçiler geldi- de sana (o hediyeden) bir
parça sakladım, dedim.
— Ne imiş o? diye sordu.
— Hays yemeği, dedim.
— Getir onu, buyurdular. Ben de hemen yemeği
getirdim ve yedi. Sonra :
— Ben oruçlu olarak sabahlamışım, buyurdular.
Talha Demişki: «Ben bu hadîsi
mücâhide rivayet ettim de mücâhid şunu söyledi. Bu iş malından sadaka çıkaran
ve isterse veren, dilerse vermeyen bir kimse mesabesindedir.
170 - (1154) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة .
حدثنا وكيع عن
طلحة بن يحيى
، عن عمته
عائشة
بنت طلحة، عن
عائشة أم
المؤمنين .
قالت:
دخل
على النبي صلى
الله عليه
وسلم ذات يوم
فقال "هل
عندكم شيء ؟ "
فقلنا: لا. قال
"فإنى إذن صائم"
ثم أتانا يوما
آخر
فقلنا
يا رسول الله
! أهدي لنا حيس .
فقال" أرينيه.
فلقد أصبحت
صائما" فأكل .
{170}
Bize 6bû Bekr b. Abî
Şeybe rivayet etti. (Dediki) Bize Yeki',
Talhatü'bnü Yahya'dan, o da halası Aişe binli Talha'dan, o da Ümmü'l-Mü'minîn
Âişe'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş:
Bir gün Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) yanına girdi ve:
— Yanınızda (yiyecek)
bir şey var mı? diye sordu. Biz :
— Hayır, cevâbını verdik.
— Öyle ise ben oruçluyum, buyurdu. Sonra başka
bir gün yine yanımıza geldi (bu sefer) :
— Yâ Resulullah, Bize hays yemeği hediye geldi,
dedik, Resulullah
— Onu bana göster. Vallahi oruçlu olarak
sabahlandım, dedi ve yedi.
Hays hurmaya yağ ve keş
karıştırılarak yapılan bir nevi yemektir.
İzah:
Herevî: «Muhtelif
şeyler birbirine katılarak yapılan tirittir.» demiştir.
Zevr : Ziyaretçiler
demektir. Bir iki şeye az ve çok kimselere itlâk edilebilir.
«Bize ziyaretçiler geldi.»
cümlesinden murad : Beraberlerinde hediye de getirdiler, demektir. Bu cümle
«onların gelmesi sebebiyle bize hediye getirildi.» mânasına da gelebilir.
Nevevî diyor ki: «Bu
iki rivayet bir hadîstir, ikinci rivayet birinciyi tefsir etmekte ve birinci
rivayetteki kıssanın iki günde cereyan ettiğini bildirmektedir. Kaadı İyâz ile
diğer hadîs ulemâsının kavilleri de budur.»
1) Hadîs-i şerif nafile
oruc'a gündüzün zevalden önce niyetlenmeyi caiz görenlerin delillerindendir.
Bunu caiz görmeyenler, hadîsi te'vil etmiş ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in oruc'a geceden niyetlendiğini fakat takat getiremiyeceğini anlayınca
:
«Yiyecek bir şeyiniz
var mı?»diye sorarak orucunu bozmak istediğini söylemişlerdir,
Nevevî : «Bu te'vil
fasit ve ihtimalden uzak bir tekellüden ibarettir...» demiştir.
2) Şafiiler'le onlara
muvafakat eden ulemâya göre nafile orucu bozmak caizdir. Çünkü böyle bir oruca
iptidaen niyet etmek hususunda kul muhayyerdir. Devam hususunda dahî hüküm
budur. Ashâb-ı kiram 'dan bir cemaatla îmam Ahmed, İshak ve diğer bazı ulemânın
mezhepleri de budur. Ancak bu orucu bozmayarak tamamlamak, onlara göre de
müstehabdır.
3) îmâm A'zam, İmam
Mâlik, Hasan-i Basrî, Medhûl ve îbrâhim Nehaî'ye göre nafile orucu bozmak caiz
değildir. Özürsüz bozulduğu takdirde kazası lâzım gelir.
îbni Abdi'l-berr, bir
özürden dolayı nafile orucu bozana kaza lâzım gelmeyeceği hususunda ulemanın
ittifak ettiklerini söylememiştir.
İmam A'zam 'dan meşhur
olan rivayete göre ziyafete iştirak etmek özür sayılır.